Kadınlar ve erkekler mevcut uygulamalardan nasıl etkileniyor?
Evlilik törenlerinin değişimi
Evlilik, toplumlarda hukuki bazı temelleri oluşturarak ilişkinin ilerleyen süreçlerinde çiftleri olumsuz şartlardan korumak adına yapılan sözleşmeler olarak değerlendirilmektedir. Her kültürde, bu sözleşmelerin yapıldığı topluma duyurulma ihtiyacı da bulunur. Nedeni elbette insanların kiminle evlendiğinin, kiminle sözleşme imzaladığının diğer insanlara bildirilmesi ve evliliğin kutlanmasıdır. Halka duyurmak adına yapılan bu kutlamalar; ülkeler, şehirler, köyler arasında farklılıklar göstermektedir. Farklılıkların bulunması hem toplumun birbirinden farklı anlayışlarla dolu olabileceğinin anlaşılması hem kültürün zenginleşmesi açısından önemlidir. Fakat teknoloji öncesi dönemlere göre paylaşımların artması ve yine önceki dönemlere göre yayılma hızının kontrol edilemez seviyede hızlanmış olması, bu farklılıkları olumsuz yönde etkileyerek belki de ortadan kaldırmak üzeredir. Gelenek, kültür çeşitliliği bir tehditle karşı karşıya denebilir.
Modern dünyada karşılaştığımız paylaşım tutkusu geleneği ve çeşitliliği ne kadar etkiliyorsa evlilik töreni tarzlarını, üsluplarını da o derecede etkilemektedir. İnsanların bu etkilenme ile aynı tercihleri yapmaya başladığı, çok büyük araştırmalar yapılmadan da fark edilebilir.
Günümüzde evlilik törenleri
Günümüz şartlarında evlilik törenlerinin farklı kültürlerde bile benzer üsluplarda gerçekleştirildiği görülmektedir. Ülkemizde en çok tercih edilen evlilik töreni uygulamaları -yörelere göre farklı detaylar içerebilmekle beraber- birbirinin benzeri etkinliklerden oluşmaktadır:
Öncelikle erkek tarafı, kız tarafının evine isteme töreni için ziyarette bulunur. Çoğu zaman formalite bir aşama olup ailenin birbirlerini tanımasına vesile olur, bu tanışmada diğer törenler hakkında tarih ve görevlerle ilgili detaylar da görüşülür. Ardından nişan töreni yapılır. Nişan töreni, günümüzde pek çok aile tarafından büyük salonlar tutularak gerçekleştirilmektedir. Düğüne benzer bir eğlence düzenlenir, tercihe göre kimileri bu törende pasta keser, takı törenine yer verir. Nişan sonrasında kına gecesi töreni yapılır, bu tören de yine günümüzde çoğu aile tarafından büyük salonlar tutularak gerçekleştirilmektedir. Kına töreninde geline kına yakılır, nişandaki gibi bir kutlama gerçekleştirilir, bazı aileler takı törenine de bu kutlamada yer verir. Nihayetinde bir düğün töreni için yine büyük salonlar tutulur, pek çok düğün töreninde nikah kıyma töreni gerçekleştirilir, kimileri ise nikah kıyma işlemini düğünden önce veya sonra nikah salonlarında gerçekleştirmektedir. Tüm bu törenlerin, özellikle kına töreninin, çok eskiden beri kültürümüzde yeri olmasına karşı günümüzde tercih edilen tören üsluplarına bakıldığında özünü kaybetmiş ve kültürel, hukuki, manevi görevlerini yerine getirmekten çok insanlara külfet olmaya başladığı anlaşılmıştır.
Evlilik törenleri en çok kimleri etkilemektedir?
Gerek ülkenin ekonomik şartları gerek toplumun “aynılık” beklentisi nedeniyle baskısını her geçen gün daha çok hissettiren evlilik törenleri, insanlar için bir bakıma külfet olmaya başlamıştır. Bu baskıyı elbette en çok çiftler ve ebeveynleri hissetmektedir. Ailelerin, arkadaş çevrelerinin, akraba çevrelerinin, sosyal medyanın, statü farklılıklarının ve insanların belirli bir statüye ait olduğunu hissetme gereksiniminin insanlarda bir şeyleri kanıtlama ve gösterme arzusunu tetiklediğini görmekteyiz. Çiftler insanlara en güzel törenleri yapabilmek için sürekli tören tarzlarını takip etmekte, başka insanları memnun edebilmek için büyük ödemeleri, borçları göze alarak birbirinin benzeri haline gelmiş bu törenleri eksiksiz yapmak için büyük bir stres altında kalmaktadır. Erkeklerin bu süreçte ekonomik anlamda en büyük baskıyı hissettiği gözlemlenebilir bir gerçekken, sosyal ve kültürel baskı ise büyük oranda kadının üzerinde toplanmaktadır. Ayrıca, anne-babalar da bu süreçten, çoğu zaman kendi baskılarının kurbanı olsalar da- olumsuz etkilenmektedir. Ekonomik güçleri yetmediği halde çocuklarına unutulmayacak bir tören yapma ısrarı -ki bu ısrarın temelinde yukarıda açıklanan nedenler yatmaktadır- ailelere yıllarca zorluklar yaşatmaktadır. Görülüyor ki günümüzdeki tören anlayışları başta kadını, erkeği ve aile üyelerini etkilemektedir.
Kadın ve erkek evlilik töreninin neresinde yer almaktadır?
Evlilik törenleri, genellikle çiftlerin kendileri için değil, tanıdıkları için yaptığı bir eğlence organizasyonu haline gelmiştir. Gelin ve damat bu süreçlerde yerine getirmeleri gereken rolleri oynamaktan sorumludur. Erkeğin daha önce söz edildiği üzere gerek ekonomik gerek ailevi gerek duygusal streslerden zarar gördüğü açıktır. Kadınların da bu zarardan payına düşeni aldığı görülmektedir. Kadın, pek çok evlilik töreninin “gelin” olarak baş kahramanı gibi idealleştirilmekte; gelin olmak, masalımsı bir eylem gibi algılanmakta, fazlasıyla romantize edilmektedir. Bu nedenle de kadın, evlilik süreçlerinde beklentileri karşılamak için elinden geleni yapmaktadır. Kadından bu törenlerde çok güzel görünmesi, pahalı takılarla donanması, pahalı gelinlikler/tören kıyafetleri taşıması, saatlerce yüksek topuklar üzerinde misafir ağırlaması, saatlerce oynaması, son zamanlarda yaygınlaşmış olan organizasyon şirketlerinin dans ekiplerine uyum sağlayarak çok iyi dans etmesi, her iki aile tarafının da gönlünü hoş tutması, asla yüzünü düşürmemesi, sürekli kıyafet ve makyaj değiştirmesi vb. davranışlar beklenmektedir. Pek çok çift, beklentileri karşılayabilmek adına alışverişlerle, provalarla, aile ziyaretleriyle vb. aylarca vakit geçirmekte; gündelik hayatı bir bakıma askıya almaktadır. Üstelik her geçen gün törenlerin marjinallikler maksadıyla çeşitlendirilmesi, durumu daha da kötüye sürüklemektedir. Son zamanlarda kız isteme merasimleri için salonlar açılması gibi yeni ritüellerin oluşturulmaya çalışıldığını görmekteyiz. İnsanların kendi kendilerini bitmek bilmez bir kısırdöngüye hapsettiklerini gözlemlemekteyiz.
Kadın ve erkek, hayatlarını birleştirmek isterken birkaç saatlik eğlenceler uğruna ödemek zorunda kaldıkları bedeller karşısında çoğu zaman yenik düşerek bu yoldan dönmek zorunda hissetmekte; bazı çiftler, törenler gerçekleşemeden yollarını ayırmakta veya törenlerden kısa zaman sonra boşanmaya karar vermektedir. Ancak kesin olan bir şey var ki evlilik törenleri, süreci sağlıkla atlatmayı başaran çiftlerde bile büyük bir duygusal yaralar bırakmaktadır. Bununla birlikte beklentileri karşılayamadığı için evlenmeyi erteleyen veya bekarlığı tercih eden insanlar da az değildir. Her şeye rağmen, tüm şikayetlere rağmen alışılageldik evlilik merasimlerinin sürdürüldüğü gözlenmektedir.
Evlilik törenlerinin kadına ve erkeğe olumsuz etkileri önlenebilir mi?
- Makalenin bu kısmına kadar, evlilik kurumunun topluma yansıyan yüzü ve çiftlerin, kadınların hayatını nasıl etkilediği kısaca açıklanmaya çalışıldı. Sorunlar belirlendi ve sorunların çiftler, kadınlar üzerindeki etkileri ifade edildi. Bu sorunları çözmek, evlilik törenlerini yukarıda sözü edilen baskılardan kurtarmak ve çiftleri maddi/manevi külfetlerden koruyarak sağlıklı ilişkilerin temellerini oluşturacak törenler gerçekleştirmek mümkün müdür?
Anlaşılıyor ki tüm bu süreçler kişilerin kendilerini tanımaları ve evlilik kurumunu doğru anlamaları; benliklerini farklı düşünsel, sanatsal, mesleki vb. etkenlerle beslemeleri; ilişkiye ve insana gereken inceliklerle gereken değeri vermeleri durumunda, yukarıda söz edilen sorunların çözüme kavuşturulması mümkündür. İnsanlar özlerini ne kadar dinler ve tanırsa yaşantılarını o kadar güvenli inşa etmeye başlayabilirler. Yaşantıların inşası; varsa bir evlilik planını da dahil etmekte olduğundan evlilik törenlerinin de daha sağlıklı kararla gerçekleştirilmesine; kadının ve erkeğin külfet değil, emek ve sorumluluk olarak göreceği manevi değerlerle dolu törenler yapabilmesini mümkün kılacaktır. Özünü tanımak içinse gözlerin dışarıdan içeriye doğru çekilmesi gereklidir. Bu süreç kişisel ve içsel bir deneyim olmakla beraber, her birey kendi adına bu özünü tanımaktan ve hayattan beklentileri ile hayata karşı tutumlarını anlamaktan, aralarındaki dengeyi oluşturmaktan bizzat kendisi sorumludur. Birey olmak belki de insanın başarabileceği en zor işlerden biridir ancak başardıktan sonra kişi, yukarıda sözü edilen onlarca sorunu daha başlamadan sonlandırabilecek kabiliyetler kazanabilir. Bireylerin kendilerini anlamaya başlamasıyla toplumlar kendilerini anlayabilir, böylece geleneklerin değeri de bir noktaya kadar anlaşılabilir. Binlerce yıllık geleneklerin bizlere gösterdiği yöntemlerin manevi anlamda tatmin edici etkiler uyandıracağına, kültürün ve kültürel çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunurken insanların ekonomik/ailevi/manevi/romantik yaşantılarına da denge getireceğine inanılmaktadır.
Evlilik töreni planları yapılırken/gerçekleştirilirken insanların ruhsal, fiziksel, iletişimsel, ekonomik sağlıklarını korunması adına neler yapılabilir?
- Öncelikle evlilikten beklentinin anlaşılması, beklentinin gerçekten bir evlilik hayatında karşılığı olup olmadığı anlaşılmalıdır. Böylece, evlilik törenlerinin amaç mı yoksa araç mı olduğu apaçık ortaya çıkarılabilir.
- Törenler için büyük ve pahalı salonlardan vazgeçilip nikah salonlarında evlilik akdi gerçekleştirilebilir.
- Tören yapmak isteyen çiftler, törenleri küçük çaplı tutarak aile/arkadaşlar arasında kutlamalar gerçekleştirebilir.
- Törenin evliliğin amacı değil, başlangıcı için gerekli olan basit bir eylem olduğu hatırlanabilir, hatırlatılabilir.
- Takı törenlerini iptal edilerek tüm bu büyük törenlerin -özellikle çiftler üzerindeki- baskılarının önüne geçilebilir.
- Çeyiz hazırlıkları, yaşanılacak evin durumuna göre kontrol edilebilir ve böylece maddi manevi pek çok baskı ortadan kaldırılırken yaşamın konforu öncelikli hale getirilebilir
Sonuç
Evlilik törenleri günümüzde esas bağlamından uzaklaşarak insanların hayatlarında önemli bir problem haline gelmiştir. Hem kadınlar hem erkekler bu problemlerden çokça etkilenmektedir. Kadın, toplumumuzda pek çok davranış ve tutumun sorumlusu kabul edildiği ve evlilik törenlerinin başrolü gibi görüldüğünden evlilik törenlerinin olumsuzluklarından daha çok etkilenmektedir. Erkek, evlilik törenlerinin maddi zorlukları ve sürecin çiftler üzerindeki baskısı nedeniyle törenlerden oldukça etkilenmektedir. Çiftlerin aileleri yine bu süreçten toplum, sosyal medya ve akraba baskıları nedeniyle oldukça etkilenmektedir. Gün geçtikçe abartılarak daha fazla külfet haline gelen bu törenlerin kadının başta olmak üzere herkesin üzerinden sorumlulukları alarak mutlu birliktelikler sağlayabileceği törenler yapabilmek mümkündür. Bunun için öncelikle öz benlik eğitilmeli ve başarılabilirse böylelikle bireyden aileye, aileden topluma yansıyacak bir iyileşme sağlanabilir. İyileşmeler ise gösterişçi yaklaşımlardan insanları koruyarak onların geleneklerini anlayabilmelerini, uygulayabilmelerini sağlayabilir.
Bu makalede anlatılanlar yazarın kişisel deneyim ve gözlemleri sonucunda oluşturulmuştur. Konu hakkında detaylı bilgiler öğrenmek ve bilimsel araştırmaları görmek isteyen okurlar, aşağıdaki kaynakları inceleyebilirler:
- Hakan Cengiz: Gönüllü Sade Yaşam Davranışının Ölüm Tüketimi Davranışına Yönelik Tutumlar Üzerine Etkisi: Türk Ve Amerikan Kültürleri Arasında Bir Karşılaştırma
- Özge Dikkaya Göknur: Geleneksel Kültürden Tüketim Kültürüne Geçişte Evlilik Törenlerinde Kullanılan Kıyafet Ve Nesnelere Yüklenen Anlamlar
- Gülsüm Depeli: Almanyalı Türklerde Evlilik Törenlerinin Dönüşümü (Kültürel Bellek, Aidiyet ve Kimlik)
- Esra Kır: Türk Evlilik Törenlerinde Gösterişçi Tüketim Motivasyonlarının İncelenmesi: Yeni Evli Kadınlar Üzerine Nitel Bir Araştırma
- Ceyda Durutürk: Gelenek, Tüketim Toplumu ve Törensel Tüketim: Türkiye’deki Evlilik Törenleri Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma